26 Şubat 2012 Pazar

*iKoN TaSaRıMLaR - Part 1*

Egg: Esin kaynağı yumurta Arne Jacobsen’in Kopenhag’taki Radisson SAS oteli için 1958′de tasarladığı bu ünlü koltuk tipik Jacobsen stiline sahip. Eero Saarinen’in “Womb” koltuğundan ilham aldığına inanılsa da, pek çok nedenden ötürü, “Egg”, daha tamamlanmış bir tasarım. Pek çok farklı tasarımcı tarafından farklı kumaşlarla yeniden bir klasik haline gelen “Egg”, Kopenhag ve Londra’daki tasarım mobilyarla döşeli iki özel McDonald’srestoranında yer alıyor.



Peçeteden Modern Sanat Müzesine; Juicy Salif Dünyanın en tanınmış tasarımcısı Philippe Starck, diğer tasarımcılardan farklı olarak rahalı ve provokatif parçalar yerine mobilyadan otele, diş fırçasından ayakkabıya kadar daha ulaşılabilir olan her türlü objeyi ve mekanı tasarlıyor. Tasarımcının aynı zamanda New York Modern Sanat Müzesi’nde sergilenen, bilinirliği en yüksek olan tasarımı ise 1990 yılında Alessi için tasarladığı “Juicy Salif” limon sıkacağının tasarımını domates sosu bulaşmış bir peçeteye çizip kendisine verdiğini söylüyor.

En çok taklit edilen koltuk “Barcelona chair” Barcel 1929 yılında Bauhaus mimarlarından Ludwing Mies van der Rohe tarafından, Barcelona’da gerçekleştirilen Ibero-American Exposition of 1929 fuarına katılacak olan Almanya’nın pavyonu için tasarlandı. Kaynaklara göre Van der Rohe, pavyonda kullanılacak koltukları son güne kadar bitiremez. Defalarca yeniden çizer. Koltuklar geldiğinde ise oldukça dikkat çeker. Oğlak derisinden yapılan minderlere çelik konstrüksiyon iskelet eşlik eder. 1950 yılına gelindiğinde, Van der Rohe tasarımı iyileştirmeye karar verir ve 20 yıl aradan sonra tasarımcı istediği esnekliği yakalar. “Barcelona”, yetkili üreticisi Knoll tarafından 20 farklı kalite 500 farklı deri ile üretiliyor. Gerçek Barcelona koltukta tasarımcısı Ludwing Mies van der Rohe’nin imzasını görebilirsiniz.

Enginar yaprakları Poul Hennigsen tasarımı “PH Artichoke” aydınlatma (1958) 72 parça yapraktan oluşuyor. 360 derece yumuşak ışık veren tasarım, 100 yıllık aydınlatma firması Louis Poulsen tarafından üretiliyor. Işık kaynağının görülmesini engelleyecek şekilde yerleştirilmiş çelik yapraklardan oluşan “PH Artichoke”aydınlatma aslında Kopenhag’taki Langeline Pavillion restoranı için tasarlanmış. Bugün orjinalini halen tavanda asılı olarak görmek mümkün.

Konforun ikonlaşmış hali Charles ve Ray Eames çifti tarafından 1956 yılında tasarlanan “Eames Lounge Chair” sandalye (670) ve pufu (671) ilk kez 1956 yılında NBC televizyonunda yayınlanan bir şvda görüldü. Hermen Miller tarafından üretilen sandalye, Avrupa pazarı içinse Vitra tarafından üretildi. Kısa sürede diğer mobilya firmaları tarafından taklit edildi. Kimisi aynen kopyalasa da çok az kısmı ilham aldığını belirtti. Kısa sürede statü sembolü haline gelen üzerine kitap yazılan bu konforlu sandalye, gül ağacından üretilen kasası ve oturma kısmında kullanılan deri malzemesi ile lüks ve konforun birlikteliğinin önemli bir simgesi.

“Binbir surat”ın babası Fornasetti İtalyan ressam, heykeltraş, iç mimar ve gravür sanatçısı Fornasetti’nin ihlam perisi soprano Lina Cavelieri olmuş. 19. yy’a ait bir dergide fotoğrafını gördüğü bu kadının yüzünü motif olarak kullanan Fornasetti, “Beni, bu yüzün 500 varyasyonunu yapacak kadar etkileyen şeyin ne olduğunu bilmiyorum. Yapmaya başladım ve hiç durmadım” diyor. “Tema d Variazioni” tabak serisinde Cavalieri’nin 350′den fazla yüz gravürü yer alıyor. Siyah ve beyazı tercih eden, güneş ve saat figürü ile Yunan ve Roma mimarisinden de ilham alan Fornasetti’nin stili, bugün modadan ev aksesuarına kadar her yerde karşımıza çıkıyor.

Sabun köpüğü, 1968 Tasarımcı Eero Aarnio, “Ball” koltuğun ardından onu daha hafif ve her yerden ışık alan, transparan bir yapıya sokmak istedi. Sabun köpüğü formu için en uygun materyalin akrilik olduğuna karar verdi. Üretici ile konuşan Aarnio, yarım küreden daha büyük olabileceğini teknik olarak öğrendikten sonra ona asmak için bir zincir ekledi ve içine yastıklar koydu. 60′lı yılların Space Age dönemini en güzel şekilde anlatan masalsı tasarımı, 1968 yılında Adelta firması tarafından üretilmeye başlandı.


Zerafetin “S” hali Tuns doğumlu Tom Dixon, 1980′li yılların ortalarında tasarım eğitimi olmayan ama yetenekli bir tasarımcı olarak dikkat çekmeye başladı. 1980′lerin sonunda Cappellini firması için tasarladığı ‘S’ sandalye ile dünyaca tanındı. Gündelik hayata basit ve modern bir görünüm katan tasarımcı 1998 yılında Habitat’ın tasarım bölümünün başına geçti ve markanın yükselişine büyük katkı sağladı. 2000 yılında İngiliz Kraliyet Nişanı ile ödüllendirildi. Pek çok tasarım ödülü de alan Dixon’ın eserleri, Victoria&Albert gibi dünyanın belli başlı müzeleri tarafından sergileniyor.
Yeni ikonların ilham kaynağı: Panton S Chair Danimarkalı tasarımcı Verner Panton, ürünleriyle pek çok tasarımcıya ilham kaynağı olan, 20. yüzyılın en çok bilinen yenilikçi yeteneği sayılıyor. Tasarımcının kendi adını taşıyan “Panton” sandalye ise, klasik 4 ayaklı sandalyelerden farklı olmasıyla daha sonra birçok tasarımcıya ilham kaynağı oldu. Sandalye tasarımında bir çocuğun hayal dünyasındaki gibi baskın renkler ve formlar kullanan Panton, tipik bir 60′lı yıllar stili yansıtsa da tasarımları hala Vitra firması tarafından üretilmekte ve pek çok küçük firma tarafından hala taklit edilmekte.

Luxo aydınlatma Mühendis George Carwardine kendisi için bir çalışma lambası yapar. 1930′lu yıllarda Carwardine ile tanışan Norveçli Jacob Jacobsen lambadan çok etkilenir. Patentini alır ve modeli geliştirerek 1937′de “Luxo L1″ çalışma lambasını tasarlar. Lamba, pratik tasarımı ile bugün bile başarılı satışlar yapan bir model. Bu güne kadar 25 milyondan fazla satan lamba, özellikle çizim yapan mimar ve tasarımcılar için bir buluş.

0 yorum:

ShareThis

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...